Otizm Spektrum Bozukluğu

otizm spektrum bozukluğu

Yaygın gelişimsel bozukluk olan otizm, doğuştan gelen bir bozukluk olup, görülme sıklığı günden güne artmaktadır. Günümüzde her 68 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya geliyor. Rahatsızlığın adındaki  ‘’spektrum’’ kelimesi, her otizmli kişinin yaşadığı zorlukların ve güçlü yanların oldukça geniş bir yelpazede görüldüğünü ifade etmektedir. Otizm, konuşma ve sosyal ilişki kurmada gecikme ve normalden sapma ile karakterize, gelişimsel bir hastalıktır. Otizmli çocuklar adeta kendilerine özel bir dünyada diğer insanlara karşı ilgisiz bir yaşam sürerler.

 

Otizmde tanı

Otizm belirtileri genellikle 2-3 yaşından önce kendini gösterir fakat nadir de olsa belirtiler daha geç yaşlarda da başlayabilir. Psiko-sosyal gelişim 3 yaşına kadar normal seyredip 3 yaşından sonra otizm belirtileri ortaya çıkabilir.

Anneler genellikle ilk olarak çocuklarının fazla gülmediğini fark ederek otizmden şüphelenmeye başlarlar.

Kesin tanı için kullanılabilecek testler maalesef henüz geliştirilmemiştir. Otizm tanısı bebeklik döneminden itibaren var olan davranış modelleri incelenerek konur. Tanı için gerekli testler olmadığı gibi otizmin alt gruplarını belirlemek için de testler bulunmamaktadır. Otizmde önemli olan alt grupların belirlenmesinden çok, otizmin olup olmadığına karar verilmesi ve kişinin yaşadığı zorluklar ve güçlü yanlar temel alınarak kişiye özel müdahale programının hazırlanmasıdır.

ICD, DSM gibi tanı sistemleri sosyal etkileşimde, iletişimde ve hayal gücünde görülen bozukluklar ile katı ve tekrarlayan davranışların, otizmin tanısı için önemli kriterler olduğu konusunda hem fikirdir. Fakat otizmin farklı zeka düzeylerinde ortaya çıkması, diğer gelişimsel bozukluklar ile beraber görülebilmesi, otizmli kişinin bulunduğu ortama göre (okul, aile) gösterdiği semptomların değişmesi ve eğitim ile otizme olumlu yönde müdahale edilebilmesi gibi nedenlerden dolayı tanı koyma çoğu zaman zorlu bir süreç olmaktadır.

Konuşma ve dil gelişimi

Motor gelişim normal olmasına rağmen, otizmli çocuklarda görülen ‘geciken konuşma’ ilk belirtilerdendir. Aileler genellikle konuşma problemi ile yardım aramaya başlarlar. Gecikmenin yanı sıra tekrarlanan sesler, ters cümleler ve kendisinden ‘O’ şeklinde bahsetme diğer konuşma problemleridir. Konuşmanın içeriği ise iletişim kurmaktan çok ihtiyaçların karşılanmasına yöneliktir.

Dil gelişimindeki eksiklikler otizmin teşhisi için önemli fakat yeterli değildir. Çünkü dil ve konuşma alanındaki bozukluklar okul öncesi dönemde görülen psikiyatrik rahatsızlıkların çoğunda ortaktır. Yine de dil ve konuşma sorunları tanı için oldukça önemlidir. Çünkü çoğu ebeveyn tarafından en kolay fark edilebilen sorunlardandır.

Hayal gücü gelişimi ve zihin kuramı

Zihin kuramı kişinin diğer insanların zihninin, kendi zihninden farklı olduğu gerçeğini fark etme, kendisinin veya diğer kişilerin zihinsel durumlarını (niyet, inanç, istek ve bilgi) anlayabilme ve zihinsel olarak bunları temsil edebilme yetisine sahip olması demektir.

Hayal gücü 2 yaşından itibaren zihin kuramının ortaya çıkması ile gelişmeye başlar. Hayal gücünün gelişmesi ile çocuklar, bir nesneyi sanki başka bir nesneymiş gibi kullanarak, gerçekte olmayan bir nesne varmış gibi yaparak ya da nesnelere farklı bir anlam/özellik yükleyerek hayali oyunlar oynarlar. Örneğin, çocuk için bir tahta parçası bebek yatağı, koltuk minderleri ise ev olabilir. Hayal gücü ile oynanan oyunların, toplumsal yaşama katılmak için gerekli olan diğer insanları anlama becerisinin gelişmesinde yeri oldukça büyüktür.

Otizmli çocukları normal gelişim gösteren çocuklardan ayırt etmede hayali oyun becerisi önemli bir kriterdir. Otizmli çocuklar, aynı yaş grubunda olan normal gelişim gösteren çocuklara göre oldukça az hayali oyun oynarlar.

Sosyal etkileşimin bozulması

Yeni doğan bebeklerde çevreye karşı  ilgisizlik normal karşılanan bir durumdur. Fakat bu ilgisizlik çok kısa sürer ve zamanla bebeğin çevreye karşı ilgisi artar. Sosyalleşmenin ilk aşaması bu şekilde başlamış olur.

Diğer insanlara karşı ilgisizlik otizmde tanımlayıcı bir özelliktir. Otizmli kişiler iletişim başlatmada istekli değillerdir. Sınırlı göz kontağı kurarlar, konuştukları insanın gözlerine bakmaktan kaçınırlar. Diğer insanlar için önemsiz ya da anlamsız gelen şeylere aşırı ilgi hatta hayranlık gösterebilirler.

Çevrelerindeki insanlar sanki yokmuş gibi yaşarlar. Karşılarındaki kişi acı çekse bile tepki vermeyebilirler. İsimleri söylendiğinde dönüp bakmazlar. Aşırı resmi davranışlarda bulunabilirler. Bu yüzden otizmli kişiler toplumda ‘’tuhaf insanlar’’ olarak adlandırılırlar.

Çevrelerindeki kişilerin söylediği cümle ya da kelimeleri tekrar ederler. Mesela kendisine ‘’Bugün hava çok sıcak’’ diyen birine ‘’çok sıcak’’ şeklinde cevap verebilirler. Altında, üstünde, içinde, yanında gibi bağlaçları kullanmada zorlanırlar.

Otizm ve zeka 

Otizm spektrum bozukluğu zekaca geri kişilerde görülebildiği gibi normal hatta üstün zekalı kişilerde de görülebilir. Büyük bir çoğunlukta zeka düzeyi normalin altındadır. %10-20 oranında normal ya da normalin üstü zeka seviyesinde de görülebilir.  Ancak bu çocuklara zeka testi uygularken, ilişki kurmada yaşanan zorluklardan dolayı zeka testleri gerçeği yansıtmayabilir.

Otizmde Tedavi

Tedavide en önemli nokta aile eğitimidir. Ailenin hastalık hakkında bilgilendirilmesi, tedavi sürecinde aktif rol almalarına ve tedavide devamlılığın sağlanmasına yardımcı olur.

Tedaviye ne kadar erken başlanırsa o kadar ilerleme kaydedilir. O yüzden erken tanı çok önemlidir. Yoğun, sürekli ve yapılandırılmış eğitim bilinen en etkili tedavi yöntemidir. Birebir eğitime ek olarak grup eğitimleri de eklenmelidir.

Davranış programlarının ve eğitimin amaçları
  • Çocuğun çevreye olan uyumu desteklemek
  • İlişki kurma becerilerini geliştirmek
  • Sosyal hayata uyumu kolaylaştırmak
  • Sorumluluklarını yerine getirebilmesini sağlayan becerilerini geliştirmek
  • Öz bakım becerileri sağlamak
Uzman Klinik Psikolog Özge Sezen

Copyright Mind+More 2018. Tüm hakları saklıdır.