Kıskançlığın Temelinde Kaybetme Korkusu Var!

1026d55265128c4cd503.jpg

Kardeş kıskançlığı, kardeşi olan her çocuğun yaşadığı normal bir duygudur. Çoğu çocuk bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilemez. İşte bu durumda ailenin yol gösterici olması önemlidir. Kıskançlığın temelinde güvensizlik ve kaybetme korkusu vardır.

Kardeşi olduğunda çocuk, o zamana kadar gördüğü ilgiyi ve sevgiyi biriyle paylaşmak zorunda kalır. Çocuk, “Artık annem-babam beni sevmeyecek. Benim bu evdeki, annemin babamın gözündeki yerim artık aynı değil” diye düşünür. Bu, çocuk için büyük bir hayal kırıklığıdır aslında. Düşünsenize, eve yeni biri gelmiş, hep onun gözünün içine bakan, onunla ilgilenen anne-babası şimdi o minik şeyle meşgul. Kendisi kakasını artık tuvalete yapabiliyorken, kendi kendine giyinebiliyorken, yemeğini yiyebiliyorken, bu bebek bunların hiçbirini yapamıyor, ama ondan daha fazla ilgi görüyor. Ne kadar büyük bir hayal kırıklığı, ne büyük bir öfke! Çocuğunuzun hayatla ilgili karşılaştığı ilk adaletsizlik ve güvensizlik. Bunları, “Keşke ikinci çocuğu yapmasaydınız” demek için değil, yaşadığı kırgınlığı, sizi kaybetme korkusunu ve yerine geçen kardeşine olan öfkesini anlamanız için söylüyorum.

Bu dönemde çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu en önemli şey onu anlamanız ve ona olan sevginizin değişmediğini, hala sizin için çok kıymetli olduğunu hissettirmeniz. İşte o zaman sorunun kaynağı olarak gördüğü kardeşini yok etmeye çalışmaktan vazgeçecek hatta sizin her zaman onu sevip yanında olacağınızı hissettiğinde, güveni tekrar oluştuğunda kardeşini kendisi için keyifli bir oyun arkadaşı olarak görebilecek.

Onunla zaman geçirin

Peki bu nasıl olacak? Çocuk sevildiğini nasıl hissedecek? Çocuğunuzla mutlaka ayrı zaman geçirin. Bunu yaparken anne ve baba olarak çocukları paylaşmayın. Her iki ebeveynin her iki çocukla da ayrı ayrı ilgilenmesi önemli. İkinci çocuğunuz doğmadan önce birlikte yaptığınız aktiviteler varsa onlara devam etmeniz de çok önemli.

Birlikte zaman geçirirken kardeşiyle ilgili konuları açmayın. O açarsa da “Boşver şimdi onu” diyerek geçiştirin. Ayrıca, çocuğunuza sorumluluk verebilirsiniz. Mesela evi toparlarken, “Bana yardımcı olur musun, yardımına ihtiyacım var” deyip, minik bir şeyi başka bir yere koymasını rica edebilirsiniz. Evdeki ‘saltanatı’ bitmiş olsa da ona ihtiyacınız olduğunu hissederse güvende hissedecektir.

Sizinle ve babasıyla olan ilişkisinde aslında sevildiğini hissetmeye başlayınca kardeşiyle de daha az uğraşmaya başlar. İşte o noktada kardeşine dair sorumluluklar vermek, ona abi/abla olduğunu hissettirecektir. Mesela çocuğunuzdan kardeşinin biberonunu getirmesini isteyebilirsiniz. Ya da akşamları bebeğinizi uyuturken bir yandan da oğlunuzdan ona masal anlatmasını isteyebilirsiniz. Ama bunlar için doğru zamanı beklemeniz çok önemli. “Sen abisin/ablasın” mesajını ancak çocuğunuz kardeşine karşı normalleştikten sonra verebilirsiniz. Daha öncesinde işe yaramaz, hatta geri tepebilir.

Onları karşılaştırmayın

Çocuklarınız büyürken anne ve baba olarak onları karşılaştırmamanız çok önemli. Her çocuğun olumlu ve olumsuz yanları farklıdır. Onları karşılaştırmak aralarındaki rekabet hissini güçlendirir. Her iki çocuğunuza da onlarda gördüğünüz olumlu özellikleri sık sık hatırlatmanız onların benlik saygısının gelişmesi için çok önemli. Tabii bunu yaparken de pohpohlayan, aslında olmayan şeyleri varmış gibi gösteren bir tavırda olmamak gerek. Bu da çocuğa iyi gelmez. Samimi olun. Samimi olarak onunla ilgilenin. Söylediğini dinleyin, anlamak için sorular sorun. Kendisine önem verildiğini hisseden çocuk, güvenini tekrar kazanacak ve anne ve babasının kardeşiyle ilgileniyor olmasını sorun etmeyecektir.

 

Uzman Psikolog
Defne Aruoba Akpınar

 

Copyright Mind+More 2018. Tüm hakları saklıdır.